“Keşke bölge vatandaşımızın mal varlıklarının tamamı sigortalı olsaydı”
Kısa adı SAB olan Sigorta Acenteleri Derneği 1987 yılından bu yana sigorta sektöründeki üyelerine yönelik çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. 6 Şubat günü yaşanan deprem felaketiyle birlikte sigortanın önemi bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Timetürk 5 soru 5 cevap söyleşimizde SAB Başkanı Ayhan Çalık merak edilen soruları yanıtladı. Başkan Çalık, “İklim değişiklikleri sebebiyle artan sıklık ve şiddetlere sahip afetlerin yarattığı büyük yıkımların mali boyutuyla savaşmanın en kolay yolu “Sigorta” olduğunu vurguladı.
Deprem sebebiyle Ohal bölgelerinde sigortacılık ve emeklilik düzenlemelere dair alınacak tedbirler ve önerileriniz nelerdir?
Alınan önlemler özetle;
Depremin ertesi gününden itibaren yürürlükte olan poliçe primlerinin ödenmemesi sebebiyle iptal edilmesi 8/5/2023 e kadar yasaklandı. Vadesi bu tarihler arasında bitecek olan poliçeler 8/5/5/2023 tarihine kadar uzatıldı. Uzatılan veya ödemeleri ertelenen poliçelerin ilk taksit veya ödemeleri için 8/6/2023 e kadar süre tanındı. Deprem bölgesi için gecikme sürprimi kaldırıldı ve 6 taksit imkânı getirildi. Vatandaşların deprem tazminat ödemeleri öncelikli sıraya alındı. Hızlı hasar tespiti için sigortacılık eksper havuzu var gücüyle çalışmaktadır. SAB Sigorta Acenteleri Derneği olarak bizim önerilerimiz ise hasar tespitini beklemeden kısmi ödemelerle mağdur vatandaşlarımızın asgari yaşam şartlarına ulaşımının hızlandırılmasına önemli katkı sağlayacaktır. Evi ve ofisi yıkılmış acentelerin sigortalıların hasar ve poliçe taleplerine kesintisiz hizmet verebilmesi için statik ip sınırlaması kaldırıldı. Ancak bölge acentelerinin çoğunun ulusal sigorta veri tabanına ulaşabilmesi için enkaz altında kalan bilgisayarlarına ulaşamadığını biliyoruz. Acentelerimiz mağdur vatandaşlarımızın hasar tazminatını almasında rehberdir. Bu bağlamda tüm acentelerimizin veri tabanlarına ulaşabilmesi için gerekli bilgisayar, yazıcı ve asgari çalışma alanına sahip olmalarını sağlamak şarttır.
Ohal kapsamında alınan kararnameye göre kısa çalışma ve nakdi destekler hakkında bilgi verir misiniz?
Olağan üstü hal kararnamesine göre işten çıkarmalar (İşletmenin yıkılması, kapanması hariç) durduruldu ve yıkılan, çalışamaz duruma gelen veya kapanan işletmelerdeki işçilere 3.972.- TL kısa çalışma ödeneği sağlandı. Bunun dışında deprem mağdurların 10 bin lira yardım yapılacağı açıklandı. İşverenlerin beyanname vermeleri haziran ayına kadar kaldırıldığı gibi var olan veya doğacak vergi, bağkur, sgk ödemeleri temmuz ayına kadar ertelendi. Ayrıca emekli maaşı ve kısa çalışma ödeneklerinin ödeme tarihleri 10 – 20 gün gibi öne çekildi.
Türkiye’de sigorta acentelerinin yaşadığı sorunlar nelerdir?
En büyük sorunumuz sigorta bilincini baltalayan uygulamalardır. Deprem sonrası hepimiz duyacağız. “Yaraları saracağız.” “Vatandaşlarımızı mağdur etmeyeceğiz.” söylemleri ayyuka çıkacak. Bu söylemler sonrası kim niye sigorta yaptırsın?
Devlet deprem sonrası kaynak aramak yerine deprem öncesi ülkenin tüm varlıklarının sigorta edildiğinden emin olacağı sistemi kurmak zorundadır. Bu gün bölgenin tamamı sigortalı olsa emin olun sigorta sektörü çok daha hızlı aksiyonlar alarak deprem mağdurlarının normal yaşama dönmesine katkı sağlardı. İklim değişiklikleri sebebiyle artan sıklık ve şiddetlere sahip afetlerin yarattığı büyük yıkımların mali boyutuyla savaşmanın en kolay yolu “Sigortadır.”
Bu afetlerden canını kurtarabilen insanlara mali olarak hayata tutunduracak, topluma kazandıracak sistem olan sigortacılığınrehberi de “ACENTE”dir. Güçlü Acente’den oluşan sigorta sektörü hızlı tazminat tespiti ve ödemesiyle ülkemizin gücüne güç katacaktır. Acente mesleği iş yapma modellerinden kazancına varasıya incelenmeli; gelişmesi ve sigorta bilincine katkı sağlaması için gereken yetki, teşvik ve destekler belirlenerek Acente’lere kullandırılmalıdır.
Vatandaş ya da kurumlar sigorta çözümlerine ne kadar önem veriyor? Ülkemizde sigorta farkındalığı yeterince oluştu mu?
Ne vatandaşımız ne de işletme sahipleri sigortanın faydasını kavramış değil. Ülkemizde Sigorta farkındalığı yüzde 1 dahi bulmadı diyebiliriz. Bu öngörümüzü rakamlarla betimlemek gerekirse zorunlu tutulan poliçeler dahi yüzde yüz yapılmıyor. Halk deyimiyle trafik sigortalılık oranı % 85-90. Yine zorunlu olan dask (Deprem Sigortası) sigortalılık oranı % 50. Zorunlu poliçeler minimal düzeyde asgari teminatları karşılayan ve ödeme için sadece belirli riskler olunca ödeme yapan aşan kısmını ve diğer riskleri özel-ihtiyari poliçelere bırakan teminatlar içeren poliçelerdir. Özel-ihtiyari teminat sağlayan Kasko sigortalarının bölgedeki sigortalılık oranı %15-17 civarında, konut sigortalarının ise bölgedeki sigortalılık oranı %8-10 civarında. Dask sadece deprem hasarı öderken trafik sigortası deprem için her hangi bir tazminat ödemez.
Yukarıdaki oranlar bize her 100 konut sahibinin 50’si Dask kurumundan alacağı parayla zararının ortalama % 30 unu alabilecek, sadece 100 konut sahibinin 10’i hasarının tam karşılığını alabilecekken ne yazık ki 100 sigortalının 50’si sadece devletin belirleyeceği çok cüzi imkanlardan faydalanacak demektir. Kaskoda ise mağdur olan 100 aracın sadece 17’sinin hasarları tazmin edilebilecek. Sigorta sektörü Kahramanmaraş depremlerine 20 – 30 milyar lira (yaklaşık 1-1,5 milyar dolar) hasar ödemesi yapacağını öngörüyor.
Sektör olarak bölgede mağdur olan vatandaşlarımızın kaybının ise (dolaylı kayıplar hariç) 200-300 milyar lira (10-15 milyar dolar) olacağını düşünüyoruz. Yıllarca bölge insanımızın biriktirdiği servetleri, milli servetimiz heba oldu.